Bi gun oncesinde Norvec'te yasanan, 90'dan fazla kisinin ölmesiyle sonuclanan katliamin hemen ardindan yasanan bu "tukenis" icin gösterilen tepkiler bazilarina "fazla" geldi. öyle ya, dunyada hergun binbir felaket sonucu binbir masum öluyo kimse bisey demiyo da Londra'da sesi guzel bi unlu kendini uyusturucu manyagi yapip gencecik yasinda curuyup gitti diye millet ayaga kalkiyo. "gorseler tanimayacaklari" bi kisi icin, "dinleyenlerine saygisi olmayan" bi sarkici icin ne agitlar, ne tantanalar. Dunya ne acimasiz, ne soguk bi yer aslinda. eline tufek almis bi hayvan size rastgele ates acip oldurebilir, ya da ne biliim, koyunlari otlatmaya cikan kucuk bi kiz ailesine paramparca donebilir falan. böyle bi dunya. bu dunyayi biraz olsun guzellestiren biseyler yok mu?insanin icine dokunan?kotu anini senlendiren?ya da bi anda gozyaslarina bogan?var. neyseki var. sanatcilar. tek kelimeleriyle sizi teselli edebilen, tek sarkilariyla gonlunuze dokunabilen sanatcilar. Iste Amy winehouse da zamanimizin "efsane"sayilabilecek sanatcilarindan biriydi. sesiyle bicoklarinin icinden soylediklerini seslendirdi, hatta bazi durumlarda haykirarak aglamak istediklerimizi o sarkilariyla agladi. daha ölmeden, kanli canli haliyle bicoklarinin hayatlarina girdi. bu cumartesi cekip gittiginde de acilarimizi doldurdugu sesi sustu, kalplerimiz buruldu.
sanatcilar olunce bi tanidigini kaybetmis gibi uzulur insan. sanatciligin ruhu en cok besleyen yani budur, tanimadiklarina dokunmak. her gun acimasizca katledilen onca insani anca kurban olduklarinda hatirlayabilirken, dunyanin bi ucundaki sanatciyi daha ölmeden, cani icindeyken taniriz. sanatcilar daha degerlidir demiyorum, asla. kimse kimseden daha ustun degil, kimsenin cani digerinden tatli degil. ama dedim ya, birini hayatimiza sokunca, yoklugu daha bi acitir.
dunyada olup bitene daha duyarsiz kilmaz bizi "unlu" birinin olumune uzulmek, bunu paylasmak. ama bi sanatcinin olumu kimilerini derinden etkilerken kimilerini cok katilastirabiliyo. insanlar, "unlu"ler olunce daha bi acimasizlasabiliyo. defne joy foster ölunce dikkatimi cekmisti. "bebegini bizim kadar dusunmemis demek ki" diyen kendini bilmezlerin, "su testisi su yolunda kirildi" diyen aymazlarin, ahlak polislerinin hepsi toplanip yitip gitmis bi anne icin bok atma yarisina girmis olduklarini icim aciyarak takip etmistim. "ben ona rahmet okumam" demisti bazi muslumanlar. etme!allah rizasi icin, sen etme!senin rahmetin eksik kalsin!mandaval...gerci testi olayi amy icin de kullanildi. testi kadar tas dussun basiniza, ne diim..neyse, "uyusturucu kullanmasaydi, kendi kendini öldurdu" diyenler gordum amy arkasindan. gazetede X kisisinin 27 yasinda uyusturucu tacirlerinin kurbani oldugu yazsa "beter olsun köpek" demez kimse heralde. 27 yasinda bi insanin olumu nereden baksaniz aciklidir zira. ama bunu yapan unlu olunca yuhalamak daha kolaylasiyo. o kadar zengin aq hayat ona guzel, demek uzaktan davulun sesi gibi, billur gibi. kimsenin hayatini nasil yasadigi bize dusmez. nasil bitirdigini sorgulamak da bize dusmez. "Ama öldu efendim" dedigimizde "onu ben bilmem" demek nasil tas kalplilikse, uyusturucudan olmus diyince, ölmeseymis kullanmasaymis demek de o kadar tas kalplilik. uyusturucudan ölunce daha az ölmuyo ki insan!öldun mu. öluyosun. bu kadar.
Amy winehouse öldu. sarkilari yasayacak. birakin insanlar ölumune uzulmek istiyosa uzulsun. bunu paylasmak istiyosa paylassin. "ama dunyada hergun neler oluyo, onlara da uzulun"culer, herkesin akli herseye eriyo merak etmeyin. biz gormedigimiz, saygisiz sarkicinin arkasindan uzuluyoruz diye, daha az acimiyo canimiz "daha önemli" kayiplara. gözlerimiz kör, kulaklarimiz sagir degil. hayatimiza dokunmus birini kaybettik, acimiz ondan.
imam sormayacak ya arkasindan "nasil bilirdiniz" diye, ben yine de "iyi bilirdik" demek istiyorum. Hakkimi helal ediyo muyum, helal olsun.